Şirket Almada Sıra Türkler’e Geldi

Global finansal kriz, Türk şirketlerine yeni fırsatların kapısını açtı. İçeride sağlam durabilen, nakit zengini şirketler, krizin yarattığı etkiyle zor duruma düşen dünya şirketlerini gözlerine kestirdi. Yıldız Holding Godiva’yı, Türk Telekom’un Invitel’i satın alması gibi çok sayıda Türk şirketi, dünyanın çeşitli bölgelerinde gerek üretim gerekse marka satın alma stratejisi geliştirdi. Bilgilerine ulaşılan 24 şirket, gelecekteki büyüme stratejilerini bu satın alma ya da ortaklıklar üzerine kurgulamış durumda.

Türkiye’deki büyük sanayi gruplarının yurt dışına açılma zamanının artık geldiğini söyleyen Standart Ünlü Murahhas Üyesi Atilla Köksal, özellikle Avrupa’da enteresan fırsatlar olduğunu belirtiyor. Köksal, gıda ve bankacılık sektöründe önümüzdeki dönemde bu yönde gelişmeler yaşanmasını beklediklerini ifade ediyor.

PDF Danışmanlık Genel Müdür Yardımcısı Levent Bosut ise bu sektörler dışında beyaz eşya, enerji, giyim, hava yolları, taşımacılık, ilaç, inşaat, cam perakende, medya ve Telekom şirketlerinin de satın alma iştahı olduğunu söylüyor.

Son iki krizde şirketlerin tek bir pazara bağlı olmanın zararını yaşadıklarını söyleyen Korn Ferry Türkiye Yönetici Ortağı Şerif Kaynar, şimdi yumurtaları birçok sepete koymak için Türk şirketlerin bölgelerinde güç kazanmaya dönük şirket arayışına başladıklarını ifade ediyor.

Türk şirketlerin gelişmekte olan komşu pazarlara önem verdiğini söyleyen Kaynar ‘Seçilecek ülkede pazarın olması son derece önemli. Bu yüzden Mısır, Ukrayna ve Rusya önde gelen cazip ülkeler’ diye konuşuyor.

Kaynar’la benzer bir düşüncede olan Ernst&Young Türkiye Kurumsal Finansman Bölüm Başkanı Müşfik Cantekinler ise yerli şirketlerin daha çok Türkiye’nin periferisi yani civar ülkeleri olarak tabir edilen, tarihi ve kültürel bağlarımızın olduğu Balkanlar, Kuzey Afrika, Ortadoğu ve Rusya’ya yatırım tercih ettiğinin altını çiziyor. Bugüne kadar marka alınmasından ziyade daha çok şirket ve fabrika alımlarına şahit olduklarını ifade eden Cantekinler, ancak maliyet avantajı yaratmadığı durumlarda marka alınması yönünde bir trendin oluşabileceğini de vurguluyor.

3–9 Ekim 2010 tarihli, 2010/40 sayılı Ekonomist dergisi

Share

Add Comment

Required fields are marked *. Your email address will not be published.